gizemin arkadaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gizemin arkadaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Eylül 2009 Salı

O ajan filmindeki numaralar sanırım gerçekten var!

Bulokçum, senelerdir ulaşamıyorum sana. Bunu seninle sonra tartışacağız young lady, bunu unuttuğumu sanma!

Hani filmlerde her şeye özendirecek şekilde tanıtırlar ya, balerin olmak isteriz birden, bir piyanist, bir dublör, bir gugli gugli gugli diyicisi, bir berber, bir "kungfucu" veya belki de bir hırsız ama öyle basitlerinden değil en ustalarından. Her şeyi çok kolay gösterirler ya bi de. Çok sinir bozucu.

Şu ajan filmleri vardır bi de yakışıklı bir adam veya güzeller güzeli bir kızımız vardır. İşlerinde çok iyilerdir. Her şeyi tak-tak-tak diye hallederler. Just like that( that derken parmağı şıklatmak) Çoğu kişi özenir bunlardan biri olmak ister. Ben mi? İstemiyordum ama oldum sanırım.

Şu film vardı feys of feys mi ne. Bir ajan dolu filmdi. Güzeldi. Bi adamın suratını başka birininkine yapıştırıyorlardı. Süper ajanımızın suratı oluveriyordu. İşte öyle bir durum söz konusu!!! Bir dolmuş macerası vol 1 den hatırlayacağınız üzere biri bana sarılıp Gizem'e benzetmişti. Her kimse o.

Bugün, bir genç (başka bir genç) geldi sarıldı öptü bir sırrını paylaştı filan. (Sırrın size ne olduğunu tabi ki söyleyeceğim.) Tanımadığımı söylediğim de hep böyle şaka yaptığımı söyledi. Adını gerçekten bilmediğimi söyleyince şüphelendi. Meğersem Gizem'in çok yakın arkadaşıymış. Bozuldu . Zar zor inandı. Sonra çok özür diledi. Söylediklerinin aramızda kalacağına söz verdirtti :D beni gerçekten tanımıyor sanırım.

Bir de bir kaç gün öncesinde de Burger'da pek muhterem arkadaşlarımla yemek yerken bir kız geldi. Bana yalvardı. "Lütfen zamanında bir tatsızlık olmuş, küsmüşsünüz Bende (ne garip isim di mi) seni görünce şok oldu ağlıyor şimdi, Hadi bayram öncesi bu tatsızlık bitsin." dedi. "Hmmm." dedim. Başka bir arkadaşı geldi. "İlkokul ve orta okulda çok iyi arkadaşmışsınız BFF tarzında. Lütfen barışın." diyerek kızı gösterdiler. Cidden biri ağlıyordu.

Gülmemek için kendimi zor tuttum. Derin bir nefes aldım. "demek öyle." dedim. Yine biri ile karıştırılıyordum. İlkokul ve ortaokulu 3 farklı vilayette 8 farklı okulda okudum. Hangisinden olabilirdi ki bu tanıyamadığım kız?

Biraz daha yalvarmalarına izin verdim. Yeterince yalvardıklarına kanaat getirdiğimde

"Pardon, barışmadan önce şunu sormalıyım. Peki benim adım neymiş?" dedim.
"Zeyneeep, Zeynep Avcı." dedi.
"Ahhah, üzgünüm adım zeynep değil." dedim.
Özür dileyip ayrıldılar yanımızdan. Mekandan ayrılırken
Bende'ye başarılar diledim zeyneple barışması konusunda.
-----
Tüm bu olanlardan sonra farkettim ki. Birileri benim başlamamı bekledikleri ajan hayatım için altyapı hazırlıyor. Hı hı evet. Bu benim şansızlığımla alakalı değil. Kesinlikle. hı hı evet.

10 Temmuz 2009 Cuma

bir dolmuş macerası...

Saat 19: 28 gibiydi. Bir dolmuşa binmiş kalkmasını bekliyordum. Yanımda bir teyze oturuyordu çantalarını her yere yaymış düzgün oturmama engel oluyordu. Neyse.. Dolmuş yavaş yavaş dolmaya başladı. Son 1-2 kişilik yer kalmıştı ki dolmuşçu dolmuşu çalıştırdı, ve biri bindi.. son kişiyi bekliyordu ki ve biri bindi.. Uzun boylu hoş sayılabilecek bi çocuk.. Binerken bana göz kırptı gülümsedi geldi sarıldı öptü "canım nasılsın yaa..." bi daha sarıldı "özlemişim gerçekten." dedi ve geri çekildiğinde tekrar yüzüme baktı... "ssen kimsin yaa" diye bağıran yüzüme... sonunda anlamış olsa gerek "gizem?" diye sordu bir umutla.. bakışlarımı değiştirmeden kafamı sallayarak hayır dedim.. özür dileyip oturdu..

dolmuş harekete geçti... Para uzatma faslı sona erdikten sonra çantamı karıştırıp telefonumu arıyordum ki yanımdaki teyze Medeni Usul Hukuku kitabımı gördü ve garip diye nitelendirilebilir bir sevinç çığlığı attı (evet sanırım sevinçti o) korktum tabi:D hukuk okuyup okumadığımı sordu ve okuduğumu söyledim. Laflarımın ardından hemen bana bir yeğeni olduğunu ve yeğeninin bir avukat olduğunu anlattı ve ilgilenip ilgilenmediğimi sordu. Kibarca reddettim allahtan inmem gereken yere yaklaşmıştık.

Dikmen yokuşuna gelmeden sola dönünce hemen inerim genelde. Dönüşe gelmeden önce de ışıklar vardır. Işıklara yaklaşırken diğer her seferinde de dediğim gibi "Dönünce inecek var" dedim. Şöför aynadan baktı doğrulamak için dediğimi heralde. Kırmızı ışıktı. Sarı... Yeşil.. ve virajı döndük evet şimdi durmalı ve ineceğim. Eee., neden devam ediyor? "pardon inecektim." ve şöförden gelen yanıt. "DAHA DEĞİL ABLA". "hey!!! incem!!!" ve dolmuş durur ardından inerim..


Garip bir çocuk, yeğenini seven teyze ve sayko dolmuşçu... Çok sıradışı bir yolculuktu. bir keresinde de bir çocuk da makinesini övüp durmuştu o daha garipti tabi de tamamen ayrı bir hikaye..