manyak dolmuşçu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
manyak dolmuşçu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2011 Cuma

Bu kışın en önemli in i ve out u.

Yazmaya değer bulduğum ve bariz bir şekilde gözlemlediğim bu değişiklik birazdan sizleri çok şaşırtacak, eğer yaşınız küçük ise (bu zihinsel ya da biyolojik olabilir size kalmış) korkutacak ve gözlerinizde yanma ile sonuçlanacak yan etkilere sahip bir yazı olabilir. Sorumlu tutulamam şimdiden söyleyeyim.

Konumuza dönecek olursak manyak dolmuşçularla kaynayan ankara sokakları, artık benim için güvenli bir hal aldı bu yönden. Hiç bir manyak dolmuşçuya 5-6 aydır rastlamıyor olmanın verdiği rahatlık ve mutluluk anlatılamaz bir lezzette.

Ancak herkesin bildiği gibi evrenin döngüsü yine oyununu oynadı ve dedi ki "ey denge fakiri sen kendini huzurda mı sanırsın al sana başka manyaklar!!". O gün bugündür bindiğim tüm taksilerde şöförler bana hayatlarını ve geçmişlerini anlatıyor, niye bilmiyorum. bu bir şaka olabilir böyle uzun dönemli. evet evet . ancak böyle olabilir yoksa toplam 10 dk süren taksi yolculuklarında tüm hayatını anlatma ihtiyacı duyan tüm taksi şöförlerine denk gelme ihtimalim de olmasın artık.


Şimdi bunu yazdım da aklıma geldi. Galiba "bana hayatını anlatabilirsin" diyen bir suratım var. Çünkü geçen istanbulu dinleyen bayan ile metrodayken de bir amca (yaşlı) metroya koşarak girdi 3-5 sn sonra da kapı kapandı ve bunun üzerine bana geçmişinden anektotlar verme iznini aldığını düşünerek konuşmaya başladı. Nereye gittiğini kimlerin onu beklediğini, kapıda kalsaydı onu kurtarıp kurtarmayacağımı sordu. Buradan evrenin döngüsüne sesleniyorum: git bi çay koy.

27 Aralık 2009 Pazar

dolmuş macerası vol.3

yeter artıkın! cidden! bıktım!

Niye beni buluyorsunuz? Mal mısınız? Defolun gidin yaa.

Konuya geçiyorum bulok:

Yine dolmuştayım. Yine incem.
+ Müsait bir yerde.
-Durakta mı canım?
+ Ha. Hö. Hı evet.
-Peki canım.
*(+'nın iç sesi) bok ye.

20 Ağustos 2009 Perşembe

bir dolmuş macerası vol.2

Ah bulokçum ah!!! Her bindiğim dolmuş ayrı bir macera!! Her dolmuşçu kırık, dengesiz, arıza... En son ki maceramdan ötürü ankara'dan kaçtım. (Sadece dolmuşlarından ötürü) Sırf bu yüzden evet hı hı tabi ki... Neyse işte kekeremekere... Normal (ütopik) dolmuş şöförlerini aradığım bu yolculukta yine bir dolmuşa bindik.

Gayet normal başlamıştı yolculuk. Ben arkadaşımla oturuyordum ve arkada iki kişi daha oturuyordu. Ücreti ödedikten sonra dolmuşçu dolmuş telsizi ile konuşmaya başladı hararetli bir şekilde. Durmaksızın "23 nerdesin sen?" "kipayı geçtim abi." "6 sen nerdesin?" "Özkanlar sitesini geçtim abi." şeklinde kim nerede kiminle oynarcasına soruyorlardı birbirlerine(kaç yolcu olduğunu da sordular). Bu muhabbet sonlanmaya yaklaşırken dolmuşumuz bir durağa yaklaştı. Pencereyi açıp sordu:
"kaç kişisiniz?
*eee... 1.2.3. ... 5 kişiyiz ama ikimiz ayrı onlar da farklı. (aralarından biri ben tekim kipaya kadar gideceğim.

--dolmuşçu inatla kapıyı açmaz.
"kuşadası mı hepiniz? kuşadasına mı gitmek istiyorsunuz? Bu kuşadası arabası da.
* Evet evet. kuşadasına gideceğiz..
"Tamam (der ve basar gaza o 5 kişiyi almadan ilerler.)

Daha sonrasında diğer durağa gelinir ve orada da pencereyi açar seslenir.
"kuşadası mı?
*evet
"peki (der ve yine aynı hikaye bayanı almadan yola devam eder.)

Bunu 5-6 kere yaptıktan sonra yolcu almaya karar verir ve yolculuk nispeten normale döner. Ancak işin şaka gibi olan tarafı kimin hangi yolcuları almadıklarını telsizle gülerek "almadım la bayağnı" şeklinde anlatmaları ve topluca gülmeleri.

Hala arıyorum. Normal dolmuş şöförlerinin olduğu dünyayı..

10 Temmuz 2009 Cuma

bir dolmuş macerası...

Saat 19: 28 gibiydi. Bir dolmuşa binmiş kalkmasını bekliyordum. Yanımda bir teyze oturuyordu çantalarını her yere yaymış düzgün oturmama engel oluyordu. Neyse.. Dolmuş yavaş yavaş dolmaya başladı. Son 1-2 kişilik yer kalmıştı ki dolmuşçu dolmuşu çalıştırdı, ve biri bindi.. son kişiyi bekliyordu ki ve biri bindi.. Uzun boylu hoş sayılabilecek bi çocuk.. Binerken bana göz kırptı gülümsedi geldi sarıldı öptü "canım nasılsın yaa..." bi daha sarıldı "özlemişim gerçekten." dedi ve geri çekildiğinde tekrar yüzüme baktı... "ssen kimsin yaa" diye bağıran yüzüme... sonunda anlamış olsa gerek "gizem?" diye sordu bir umutla.. bakışlarımı değiştirmeden kafamı sallayarak hayır dedim.. özür dileyip oturdu..

dolmuş harekete geçti... Para uzatma faslı sona erdikten sonra çantamı karıştırıp telefonumu arıyordum ki yanımdaki teyze Medeni Usul Hukuku kitabımı gördü ve garip diye nitelendirilebilir bir sevinç çığlığı attı (evet sanırım sevinçti o) korktum tabi:D hukuk okuyup okumadığımı sordu ve okuduğumu söyledim. Laflarımın ardından hemen bana bir yeğeni olduğunu ve yeğeninin bir avukat olduğunu anlattı ve ilgilenip ilgilenmediğimi sordu. Kibarca reddettim allahtan inmem gereken yere yaklaşmıştık.

Dikmen yokuşuna gelmeden sola dönünce hemen inerim genelde. Dönüşe gelmeden önce de ışıklar vardır. Işıklara yaklaşırken diğer her seferinde de dediğim gibi "Dönünce inecek var" dedim. Şöför aynadan baktı doğrulamak için dediğimi heralde. Kırmızı ışıktı. Sarı... Yeşil.. ve virajı döndük evet şimdi durmalı ve ineceğim. Eee., neden devam ediyor? "pardon inecektim." ve şöförden gelen yanıt. "DAHA DEĞİL ABLA". "hey!!! incem!!!" ve dolmuş durur ardından inerim..


Garip bir çocuk, yeğenini seven teyze ve sayko dolmuşçu... Çok sıradışı bir yolculuktu. bir keresinde de bir çocuk da makinesini övüp durmuştu o daha garipti tabi de tamamen ayrı bir hikaye..