Hani herkesin yüzünde ondan bir iz, bir parça, en ufak bir benzerlik ararsın ya hiç benzemiyor olsalar da fütursuzca... Onu daha sık görmek istersin, o an o çevrende olmasa bile. Masum sayılacak duygular taşırken sen tek başına, o seni izler uzaktan. Arada o kadar kişi vardır ki konuşan, duyamazsın dediklerini. Çoğu kez yanlış anlarsın, anlaşılırsın; o da seni duyamıyordur zira. Sonra susarsın, çünkü kimi zaman sessizlik daha çok doğruyu barındırır bünyesinde, çünkü o bulacaktır doğruları sessizliğin içinde. Beklersin sessizlik içinde, o da seni bekler sessizliğinin içinde.
Suskun ve yorgun beklerken, düşünürsün. Kendi sessizliğinin nedenini keşfedersin zamanla; zamanında onun gerçekleri görmesi için sunduğun sessizliğinin nedenini. Onunla alakası kalmamış, bitmiştir; hiçbir yüzde göremez olmuşsundur onu; hatta aramaz ve belki de görmek istemez. Yüzünde kalbinden yansıyan acı ile dolu bir gülümseme oluşur, uzaklara dalarsın. Kabullenemezsin onu artık istemediğini; ama çok geçtir, reddeder zihnin onun hayalini, kabul edemez sınırlarından içeri.
Yalnız kalmak istersin bunu anladığında, kalamazsın; uzaklaşmak istersin, uzaklaşamazsın. Yüzde acı dolu o gülümseme ile çıkarsın karşına, aranızdaki kişilerden uzak olsanız da artık, tek kelime etmezsin; o gerçekleri anlasın diye değil de bu sefer söylenecek kelimeler tükendiği için, yeni kelimeleri üretecek ne gücünün ne de isteğinin olduğu için. Önce gözlerini kaçırırsın ondan, yüzünde yine aynı gülümseme; sonra arkanı döner ve uzaklaşırsın bir daha ona dönmemek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder