24 Ağustos 2009 Pazartesi

aylak kalınca hedef edinmek

Tatil bana göre değil gerçekten. Bunu yaşayarak anlıyorum. Her sene anladığım gibi. Düzenli olarak yaptırılan araba bakımları gibi, her yaz ve her kış bazen baharlardan birinde veya ikisinde de anlıyorum bu olayı ne yazık ki. Bu kadar sıkılınca da insanın aklına değişik fikirler gelebiliyor. Mesela bugün Kuşadasına indik de orada "sıtarbaks" var idi. Kuzenimin isteği üzerine(tamamiyle onun isteği yoksa o kahveleri fln hiç sevmem:P.) kahve almaya gittim ve yine her zamanki gibi siparişi aldıktan sonra bardağa adımı yazmak için ismimi sordular. Adımı söyledim de aklıma şu geldi. KİMSE gerçek adınızın söylediğiniz isim olup olmadığını anlamaz. Dilediğiniz ismi söyleyebilirsiniz ve üstelik şirket politikalarından ötürü size gülümseyerek cevap vermek zorundalar. Her koşulda haklısınız. Ben de şuna karar verdim. Bir daha ki gidişimde şöyle olacak:
-Bir isim alabilir miyim;?
+Şakir
-höü??


hı hı evet bunu yapcam :D sonra da gelip buraya yazıcam :D

20 Ağustos 2009 Perşembe

bir dolmuş macerası vol.2

Ah bulokçum ah!!! Her bindiğim dolmuş ayrı bir macera!! Her dolmuşçu kırık, dengesiz, arıza... En son ki maceramdan ötürü ankara'dan kaçtım. (Sadece dolmuşlarından ötürü) Sırf bu yüzden evet hı hı tabi ki... Neyse işte kekeremekere... Normal (ütopik) dolmuş şöförlerini aradığım bu yolculukta yine bir dolmuşa bindik.

Gayet normal başlamıştı yolculuk. Ben arkadaşımla oturuyordum ve arkada iki kişi daha oturuyordu. Ücreti ödedikten sonra dolmuşçu dolmuş telsizi ile konuşmaya başladı hararetli bir şekilde. Durmaksızın "23 nerdesin sen?" "kipayı geçtim abi." "6 sen nerdesin?" "Özkanlar sitesini geçtim abi." şeklinde kim nerede kiminle oynarcasına soruyorlardı birbirlerine(kaç yolcu olduğunu da sordular). Bu muhabbet sonlanmaya yaklaşırken dolmuşumuz bir durağa yaklaştı. Pencereyi açıp sordu:
"kaç kişisiniz?
*eee... 1.2.3. ... 5 kişiyiz ama ikimiz ayrı onlar da farklı. (aralarından biri ben tekim kipaya kadar gideceğim.

--dolmuşçu inatla kapıyı açmaz.
"kuşadası mı hepiniz? kuşadasına mı gitmek istiyorsunuz? Bu kuşadası arabası da.
* Evet evet. kuşadasına gideceğiz..
"Tamam (der ve basar gaza o 5 kişiyi almadan ilerler.)

Daha sonrasında diğer durağa gelinir ve orada da pencereyi açar seslenir.
"kuşadası mı?
*evet
"peki (der ve yine aynı hikaye bayanı almadan yola devam eder.)

Bunu 5-6 kere yaptıktan sonra yolcu almaya karar verir ve yolculuk nispeten normale döner. Ancak işin şaka gibi olan tarafı kimin hangi yolcuları almadıklarını telsizle gülerek "almadım la bayağnı" şeklinde anlatmaları ve topluca gülmeleri.

Hala arıyorum. Normal dolmuş şöförlerinin olduğu dünyayı..

14 Ağustos 2009 Cuma

Ignorito

Bu sabah kalktığımda ayağıma kitap ilişti. Evet! Ayağıma ilişti! Ne arıyorsa yerde. Kitaplığa kaldırmak için aldım elime ki "kokoloji" kitabıymış. Bizde varolduğundan haberim bile yoktu. İçinde bir sürü test olan bir kitap. Bunu da anlamıyorum. İnsanlar testlerden kaçarlar genelde bkz. öss, oks, hakimlik savcılık sınavı, ales, "tofıl" vb... Neden testler üzerine bir kitap yazmışlar ki ve insanlar bu testleri zevk için çözüyor. Enteresan. Neyse konuya dönelim. Kokoloji elimde idi. Bir denemek istedim. (:D evet yazdıklarımla çelişmekteyim. Denge eksikliği varsa nolcak ki buloğun konseptine uyuyor)

Kitabı rastgele bir test gelecek bir şekilde açtım. Testin adını hatırlamıyorum. Ama olayı şuydu:

Bir partiye arkadaşlarınızla gideceksiniz. Arabayı sürme görevi size düştü. Arkadaşlarınız içki içerken siz içmiyorsunuz fln. Eve dönme zamanı geldiğinde bu sarhoş arkadaşlarınızı nasıl ikna edersiniz? Şıklarda
  • eğer şimdi çıkmazsak sizinkiler sana çok kızcak
  • şimdi çıkmazsak bana çok kızılacak
  • hadi parti bitti. midem bozulacak içme daha
  • gidiyoruz. sabah erkenden kalkmam lazım yürü.

Şıkların %100 böyle olduklarına söz veremem. Ama aşağı yukarı böylelerdi. Hiç bir şıkkı beğenmedim :D "Ben gidiyorum. İstiyorsan gel" tarzında tehditkar bir duruşu tercih ettiğimi düşündüm. Bunu kendi şıkkım ilan ettim ve yine de sonuçları okumaya karar verdim. Bu test nasıl bir ebeveyn olacağınızı ortaya koyuyormuş. Diğer şıkların sonuçları ile karşılaştırdığımızda Führer gibi bir anne olacağım sonucuna vardım. "Kurallarıma uy yoksa umurumda değilsin." Yazık la doğacak olan çocuklarıma. Ama haklıyım. O kadar doğurcam bi de dinlemeyecekler. Oldu!

İşte böyle bulokçum. Sorguluyorum kendimi. Niye! Niye böyle bir umursamazlık feysbukun tabiri ile yoksayma akımı sardı dünyayı! Niye bu akıma yer yer kaptırıyoruz kendimizi. Neyse kaptırıyorsak/kaptırıyorsalar da umurumda değil. hıhh


11 Ağustos 2009 Salı

Oyundan Enstantaneler III

Eveline'nin eksiliğinden ötürü oyun berbat oldu. Neden? Çünkü kötü bir gm olarak tek karaktere bağlı olarak yazmıştım senaryoyu. Öyle harbi süper oluyor. Tabi oyuncu geldiğinde:D Gelmeyince böyle de iğrenç oyun olabiliyor. Daha önce de yapmıştım aynı hatayı behçet gelmemişti bu sefer de. Neysem. Şöyle bazı gözlemlerde bulundum. (tamam bazıları gözüme kakıldı resmen.) :
Vampirler çok güçlü olunca power play oluyor ve politika vb. söz konusu olması gerekiyor. Bu da zorlaştırıyor oyunu.
Malkaviansız sanki olmuyor. Bu ne biçim şey arkadaş. Uyuşturucu gibin.
Sanki vtm daha iyiydi.


Napsak netsek bre oyuncular? Neysem gelelim bizim oyundan enstantane kısmına:

- Fionnlagh bugün kendini yine 56498 kere öldürtüyordu. Bkz.
*basilisk tarafından
*v tarafından
*v tarafından
*v tarafından
....
*v tarafından
*sebastian tarafından
*sebastian tarafından
:D şaka tabi bu kadar değildi de. Evet bir demet gül tarafından öldürülüyordu:D

-V kendini yolunda biraz daha ilerletti.

- Dominate savaşları yaşandı.

- Mage amca, true faith li kızan hepsi vardı.

ama yine de güzel bir oyun değildi sanki. Ya da bana öyle geldi. Neysem bu yazı da kısa olsun.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Ü ü Rü Üüüüüü....

Dün sabah malum usul için erkenden kalktım. Ehehe sınav geçeli bir kaç saat oldu:D ama bana bir gün gibi geldi.. Bu sabah olcak o:D Neyse baştan alalım.

---
Bu sabah 3 civarında usul ve sosyolojiye bakabilmek için kalktım. En azından kitapları bir kere okumuş olayım umudu ile. Okudum da. Tam geri yatmayı fln planlıyorum sabah ezanı okunmaya başladı. Annanem ezan okunurken yatılmaz derdi, ben de yatmadım. Oturdum. Biraz da kanun okumaya başladım. Okuyordum. Ezan sona erdi. Okumaya devam edeyim dedim. Kanun bitsin de öyle yatayım dedim. Kanunu okuyordum ki birden dışarıdan bir ses geldi. Camı açmıştım daha öncesinden sabah serini odamı doldursun ki uyanık kalabileyim diye. O sesi duyunca bayağı şaşırdım. En son köyde duymuştum o sesi. Ü ü Rü Üüüü!!! "nasıl?" dedim birden. uykusuzluktan ötürü böyle olduğunu sandım kendimi telkin ettim ki. Bir kez daha duydum. Ü ü RÜ üüüü.!!! Olamazdı ki. Çankayada horozu hangi manyak besler!!! Delirmediğimi kendime ispatlamak için kardeşimi uyandırdım. Zavallım tek gözü açık bi şekilde miskin miskin geçti camın önüne dinlemeye koyuldu. Tekrar gelen horoz ötüşü ile gözleri öyle bir açıldı ki. Tüm o uykusu, miskinliği gitmişti. Horoz 3-4 kere daha öttü. Artık sinirim bozulmuştu. Camı kapatıp uyudum :D ama buradan seslenmek istiyorum.

Çankaya'da arka bahçesinde, balkonunda, salonunda horoz besleyen manyak!!! Çok özgün bir düşünce de nerden geldi bu dengesizlik?

Küfür gibiyim.

Bugün Eylül'den beri sürdürdüğüm Medeni Usul Hukuku çalışma furyasını sonlandırdım. Evet!!! Sonunda!!! Yehuu!!! vb. Sabahtan önce 10:30 da Hukuk Sosyolojisi sınavına girdim. 15:00 da da Usul sınavına. Ama bunlardan hiç biri buraya yazılmalık kısım değil. Bu iki sınav arasında hocayla odasına gidip konuştum. Şöyle oldu:

+Merhaba hocam. Oturabilir miyim?

-(hafif şaşırır bi ifadeyle) otur tabi.

+ Ben de sınavdan çıktım şimdi hocam. İyi geçti. Geçerim rahat. İkişer parmak boşluk bıraktım sayfa kenarlarından Ülker Hoca'nın sevdiği gibi. İyiydi yani. Siz naptınız hocam?

- (bayağı şaşırır bi ifadeyle ) eee.. iyi işte. sınavlar falan uğraşıyorum. yaz okulu telaşı.

+sizin bi kitap vardı hocam ceza hukukunda tahkim ile alakalı adalet bakanlığının istediği.

- haa. evet. yazdım onu. yakında basılacak.

+ oh oh ne güzel. o değil de hocam sizin yanınıza sınavdan önce geldim sonrasında dolu olur odanız endişesi ile. Bu yaz okulu için Abd programından vazgeçtim hocam. O programların getirisini siz daha iyi biliyorsunuz daha tecrübelisiniz benden ve bu fedakarlığım boşuna olursa bunu kaldıramam ben. Adaletli bir insansınız hocam biliyorum. Geçelim diye bize ödevler veriyorsunuz. Geçmemiz konusunda takdir yetkiniz olduğunu da biliyorum ve sizi ileride iyi olarak anmak istiyorum. Tüm o şeylerden boşuna vazgeçmiş olmayayım hocam lütfen.

- Ben sana güveniyorum canım, akıllı kızsın.

+ Ben de size güveniyorum hocam.


Not: usul hukuk I i 70 ile geçtim:D Bu konuşmalar Usul II içindi. Bakalım. In kismet we trust.

----

ve bu şekilde ilk defa not için yalvardım. Zaten ilk yaz okulumdu. Son olur umarım.

2 Ağustos 2009 Pazar

watch you over...

Alter Bridge in bu şarkısını bugün o kadar çok dinledim ki başlık olamaya layık gördüm onu..

-----

17 saat sonra haftalardır çalıştığım dersin sınavının verdiği panik, endişe, heyecan, bıkkınlık vb. den ötürü doğru düzgün bir şey yazamamaktayım. Ama iyi çalıştım, tahkikat, isticvap, ehlivukuf ve bunlara benzer türkçesi ne olabilir ki diye düşündüren konulara. Neyse konu bu değil; medeni usul ile alakalı ama dolaylı yoldan.


Cumartesi günü tesadüfen bi arkadaşımla karşılaştım. Pazartesi oyun çıkışı da karşılaşmıştım. Bu aralar hep karşılaşıyoruz. Haftaya cuma da karşılaşıcaz ama bu sefer planlı bi şekilde. Neyse yine konudan saptım. İşte o arkadaşımla karşılaştım fln. Bir kaç saat sonrasında "emesen" de görüştük. Şöyle bir görüşme oldu:

+ Farkındaysan seni hep takip ediyorum nihehe.

- Aman erşiii, noldu biliyor musun? Biraz önce Mustafa Abi bizdeydi. Seni sordum. Seni Seviyormuş.

+ Oha. Ehueh. Kim ki o? Tanımıyorum ki.

- Mustafa Abi be. Kim olcak!

+ Dalga mı geçion kızım kim yaa. Bak valla tanımıyorum. Başka erşen olmadığına emin misin onun hayatında. Karıştırmışsınızdır şeker.

- Başka erşen var mıdır sence dünyada! Neyse. Mustafa Abi işte.

+ O kim yaa?

-Mözbek kızım. (not: mözbek medeni usul hocası oluyor.)

+ Ohaa :D:D:D:D Mözbek mi? Ney nasıl? Beni seviyor muymuş? Yemiş o seni. Yemediyse de sevgisini farklı şekillerde tezahür ediyor. Kelime tezahür müydü bu arada. Neyse değilse de artıkın öyle.

- Öyle dedi valla bak. Seviyorum onu iyi kız. dedi senin için. İnşallah geçersin.

+ Allah büyük.

- Manyak.

---

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Gugli gugli gugli..

Bulokçum, uzun süredir usul çalışmaktan hayal gücümün yok olmaya başladığını farkettim. Bir üşengeçlik sardı beni. Böyle bir değişik anlayacağın. Bildiğin yok oluyor. Düşünemiyorum sanki. Neden ama neden böyle oldu peki??? Biraz da bıkkınlık var biliyor musun bulok. Eylülden beri aralıksız hukuk nasıl bir şey biliyor musun?? Ha!! Ha!!! Ama inanıyorum ki bunların hepsi kötü bir kabus. Uyanmayı beklemeliyim sadece. Uyanana kadar da gugli gugli gugli....